Peki bugüne kıyaslarsak, şu anda herkese ‘şaka’ üzere gelecek özellikleri de yok mu? Elbette var!
Evet, o periyoda ilişkin en ince bilgisayar olması ve birtakım yenilikçi özellikleri, onu ön plana çıkarmıştı. Lakin bugünle kıyaslarsak, o günün ‘yenilikçi’ özellikleri, bugün bizi biraz şaşırtabilir.
2008’de tanıtılan MacBook Air’in özellikleri, günümüz teknolojisiyle karşılaştırıldığında nitekim şaşırtan geliyor.
O devirde yenilikçi olan pek çok şey, bugün çok hudutlu ve ‘eski’ kalıyor. O devir için muazzam bir teknolojiyken şu an gelişen teknoloji ile birtakım özellikleri bizi şaşırtabilir. Hazırsak, başlayalım.
İlk olarak ele almamız gereken depolama kapasitesi. Birinci MacBook Air, 80 GB sabit diske sahipti. Günümüz aygıtlarında, böylesine düşük depolama neredeyse yok denecek kadar az. Birden fazla çağdaş akıllı telefonlar bile en az 128 GB ile başlıyor, SSD teknolojisi ise çok daha süratli ve geniş kapasitelere sahip.
SSD ise o periyotta epey ender ve kıymetliydi. 64 GB SSD seçeneği olsa bile bu da artık günümüze nazaran çok yetersiz kalıyor.
İşlemci performansı
Intel Core 2 Duo (1.6 GHz): Bugün işlemci performansı açısından bu sürat epey düşük kalıyor. Günümüzde aygıtlar, çok daha güçlü çok çekirdekli işlemcilerle donatılmış durumda. Örnek vermemiz gerekirse Apple’ın M serisi çipleri hem sürat hem güç verimliliği açısından çok daha üstün.
RAM
2 GB RAM’e sahip birinci MacBook Air’e bakınca günümüzde giriş düzeyi akıllı telefonların bile en az 4 GB yahut 6 GB RAM ile geldiğini düşünmeden edemiyoruz. Bu ölçü, çağdaş uygulamalar ve tarayıcı sekmeleri için ziyadesiyle yetersiz kalır.
Intel GMA X3100 grafik kartı da şaşırtan özelliklerin başında geliyor. Paylaşımlı grafik belleği kullanan bu grafik kartı, bugün yalnızca temel ofis uygulamalarını çalıştırabilir. Günümüzün 4K görüntüler, oyunlar yahut yaratıcı işler için kullanılan GPU’ları ile kıyaslandığında zayıf demek biraz hafif kalır.
Bağlantı noktaları
Bugün USB-C ve Thunderbolt 4 üzere süratli ve çok fonksiyonlu ilişki standartları yaygınken, o periyotta sadece bir adet, yavaş USB 2.0 portunun olması önemli bir sınırlamaydı. Ayrıyeten o devirde kablosuz temas yaygın olmadığı için Ethernet kullanımı yaygındı. Bunun için de harici bir adaptör gerekmesi, bu aygıtın büyük bir eksikliğiydi.
Bir de Mikro-DVI portu bulunuyordu. Bu ilişki noktası ise günümüzde büsbütün terk edilmiş durumda.
Optik şoförün olmaması
O devirde CD/DVD kullanımı kestirim edeceğiniz üzere çok yaygındı. Harici bir SuperDrive’a gereksinim duymak birçok kullanıcı için sınırlayıcıydı. Fakat bu tasarım kararı, çağdaş dizüstü bilgisayarlarda optik şoförün kaldırılmasına öncülük etti.
Tüm bunların yanında batarya kapasitesi de yetersizdi. Bugün, bir dizüstü bilgisayarın günlük pil ömrü en az 10 saatken MacBook Air, 5 saat bir kullanım ömrü sunuyordu. Ayrıyeten o devir yaygın olan çıkabilen bataryalar, MacBook Air’de olmadığı için tenkit yağmuruna da tutulmuştu.
Ekran çözünürlüğü
Günümüzde Full HD, hatta 4K çözünürlük standart hâle gelmiş durumdayken 13.3 inç bir aygıtta 1280×800 piksel çözünürlük hayli düşük görünüyor.
Üstelik MacBook Air’in fiyatı, 1799 dolardan başlıyordu. Bu fiyat, kestirim edeceğiniz üzere 2008 yılı için çok uçuk bir sayıydı. Bu fiyata karşın vadettiği performans ise çok sonluydu.
2008’de hayatımıza giren MacBook Air, tasarım açısından bir ihtilal niteliğinde olsa da donanım özellikleriyle günümüz aygıtlarına kıyasla oldukça yavaş ve fonksiyonsuz görünüyor. Şaşırtan bir halde ince ve hafif tasarımı, çağdaş ultrabook’lara öncülük ettiği için hâlâ takdir görse de bugünkü standartlara baktığımızda bu özellikler, sahiden latife üzere geliyor.
İlginizi çekebilecek öteki içeriklerimiz:
