Aslında radar denetiminden evvel ihtar verilmesi, süratli gelen bir aracın seyrini ihtara nazaran yavaşlatması manasına geliyor. Yani, kurallara uymayan bir kişi, radardan sonra da uymamaya devam edecektir.
Peki öyleyse bu evvelce ikaz verme uygulaması, trafik canavarlarının işine gelmiyor mu? Neden öncesinde kesinlikle bir uyarı levhası bulunuyor?
Aslında radar denetiminden evvel verilen ihtar hem türel hem de trafik güvenliği açısından değerlidir.
Trafikte inançlı sürüşü destekleyen bu uygulama, esasen tam da bu sebeple evvelce ikaz yapılarak uygulanıyor. Hedef ceza olsa, pek çok biçimde gerçekleştirilir. Lakin gaye, hız denetimi.
Bildiğimiz üzere radar uygulamalarının temel amacı, şoförlerin sürat hudutlarına uymalarını sağlamak ve kazaları önlemek. İhtar tabelaları, şoförlere radar denetimi olduğunu bildirirken suratlarını düşürmelerine ve denetimli bir sürüş sağlamalarına sebep oluyor.
Böylece kaza riski de minimuma iniyor.
Aşırı sürat, maalesef ki trafik kazalarının en değerli nedenlerinin başında geliyor. Radar ikaz tabelası sayesinde şoförler, suratlarını erken bir noktada azaltabiliyor. Bu da bilhassa ağır trafik bölgelerinde ve tehlikeli yollarda kaza risklerini olabildiğince düşürüyor.
Hukuki sebeplerinin olduğundan da bahsettik. Aslında bu, devletin yolculara önden bildirmesi gereken bir ikaz niteliği taşıyor. Birçok ülkede trafik cezalarının yasal ve adil bir halde uygulanması için radar bölgelerinde ikaz tabelası konulması mecburî. Türkiye’de de Karayolları Trafik Yönetmeliği uyarınca, radar denetimlerinin olduğu bölgelere ikaz tabelası yerleştirilmesi gereklidir. Bu, cezaların “tuzaklama” metoduyla yazılmasının önüne geçiyor.
Ani frenleme tehlikesini önlüyor.
Bu ikaz tabelaları, ani fren ya da sürat düşürmeye karşı alınan en değerli tedbirlerden birisi. Radarın fark edilmeden uygulanması durumunda şoförler, radarı gördüklerinde panikleyerek ani bir fren yapabilir ve bu yavaşlama da en fazla kaza sebebi olan geriden çarpma kazalara neden olabilir.
Ayrıca bu bölge, yavaşlamak için şoförlere bir alan tanıyor. Tekrar benzeri bir sonuçla karşılaşmamak için radar bölgesine yaklaşmadan verilen ikaz, şoförlerin suratlarını ‘kontrollü’ bir biçimde düşürmesini sağlıyor.
Hepimiz radarı bir ‘tuzak’ olarak görme eğilimindeyiz, değil mi?
Sürücülerde oluşan bu önyargı, radarların birer ceza tuzağı olarak algılanmasına neden oluyor. Aslında bu da şoförler ortasında bir panik havası yaratırken trafik cezalarına olan itimadı de sarsıyor. İhtar tabelasını önden vermek, radarın daha adil ve tuzak bir uygulama olmadığını gösterme açısından epeyce kıymetli.
Tüm bunların yanında evvelce ihtar verilen radar uyarısı, şoförün sürat denetimini daha dikkatli bir halde yapmasına, trafik kurallarına uyarak hareket etmesine ve sürat konusunda bilinçlenmesine katkı sağlayan değerli bir etmen. Hasebiyle bu sistem sayesinde sürücüler, suratlarını sabit tutarken yol boyunca ne kadar hızlandıklarını da tespit etme talihi yakalıyorlar.
